Klasik eğitim modellerinde öğrenciler temel ders içerikleri belirlenmiş olan müfredatlar doğrultusunda eğitim görürler. Bu eğitimin temelinde Matematik, Türkçe, Tarih ve Fen Bilimleri gibi dersler yer almaktadır. Yani teorisi ve konusu bol, uygulaması az olan dersler. Bu ders içerikleri her eğitim yılında genişleyerek üniversite yıllarına kadar devam etmektedir. Üniversiteye gelindiğinde her öğrenci bölümüne uygun farklı dersler görmektedir.

   Bu nokta da öğrencilerin en çok sorduğu sorulardab birisi de tüm bu derslerin nerede ve ne zaman uygulanabileceğidir. Klasik eğitim sistemi içerisinde bu soruya cevap vermek çok kolay değildir. Çünkü öğrenciler öğrendikleri bilgileri uygulamaya dökmeden, yıllarca biriktirerek gelmişlerdir. Sorulan bu soru eğitim sisteminin en önemli sorularından birine işaret etmektedir. Bu da öğrenilen bilgilerin uygulamaya geçirilememe sorunudur. Öğrenciler eğitim hayatları süresince aldıkları dersler ile birlikte pek çok bilgi edinmektedirler, fakat eğitim hayatlarında bu bilgileri kullanabilecekleri ve uygulayabilecekleri alanlar yok denecek kadar azdır. Ayrıca öğrenciler uygulama konusunda teşvik edilmemektedirler.

   Klasik eğitim methodlarının dışında günümüzde yükselen bir method ise Service Learning'dir. Türkçe'ye toplumsal öğrenme şeklinde çevirebileceğimiz bu method öğrencilerin sorularına cevap vermekte ve eğitim sisteminin önemli açığını kapatmaktadır. Ögrenciler pek çok teorik ders almaktadır fakat bu dersler uygulama sayesinde daha iyi bir şekilde kavrayabilmekte ve aynı zamanda toplum için artı değer üretebilmektedir. Temeline sosyal sorumluluk kavramını alan service learning toplumun ihtiyaçlarına yönelik projeler üretilmesi ve uygulanması temeline dayanıyor. Ögrenciler toplumda sorunlu gördükleri konular hakkında ve toplumun ihtiyaçlarına yönelik projeler geliştiriyorlar. Tüm projelerin geliştirilmesinde ve uygulanmasında ise öğrendikleri dersleri kullanıyorlar. Bu sayede hem öğrendikleri dersleri pekiştiriyorlar hem de o derslerin nasıl uygulandığını görüyorlar. Anaokulundan başlayarak uygulanan bu eğitim methodu sayesinde öğrenciler küçük yaştan itibaren kazanıyorlar. 

   Peki bu methodun öğrenciler için olan faydaları neler? 

Öğrenciler topluma ve toplumun sorunlarına karşı bilinçleniyorlar. Olaylara karşı farkındalıkları artıyor. Toplumu güçlendirmeye ve sorun çözmeye yönelik bakış açısı kazanıyorlar. Toplumdaki bireylerin farklılıklarına olan saygıları artıyor ve duyarlılıkları gelişiyor. Öğrencilerin kendi kişisel gelişimlerine çok büyük katkı sağlıyor. Bu sistem içerisinde eğitim gören öğrencilerin bilgileri daha kalıcı ve etkili olmaktadır. Öğrenciler sorunlara farklı açılardan bakmayı öğrenmektedirler. Farklı disiplinleri birleştirerek yeni çözüm yolları üretebilmektedirler. Buldukları çözümlerin sürdürülebilir hale gelmesini sağlamaktadırlar.

   Sonuç olarak, geçmişten günümüze gelen klasik eğitim methodlarının yanı sıra yeni eğitim methodları da hayatımiza girmeye başlamıştır. Service Learning bu noktada önemi giderek artan bir tekniktir. Öğrencilerin deneyimleyerek öğrenebildikleri ve bilgilerini rahatça uygulamaya dökebildikleri bu teknik ile toplum için artı değer üretilmeye erken yaştan itibaren başlanmaktadır. Küçük yaştan itibaren sosyal sorumluluğu deneyimleyen ögrenciler, hem kendi ilgi alanlarını keşfedebilecekleri hem de toplumsal sorunlar konusunda yeni projeler üretebileceklerdir.